Merhaba değerli okurlarımız,
‘Daha sağlıklı,mutlu,iyimser ve daha az gergin olmak ister misiniz?’ diye kime sorsak muhtemelen çoğu insan ben diyecektir. Bu saydığımız şeylere ulaşabilmek için ise beynimizin gereksinim duyduğu çok önemli bir ihtiyacı karşılamamız gerekiyor: uyku. Uyku beynimizin yakıtıdır bir nevi ve anıları depolayabilmek, karar verebilmek, problem çözebilmek için bu yakıta ihtiyacı var.
Bu yazımızda uykunun hem beyin sağlığımıza hem de vücut sağlığımıza olan etkilerinden bahsedeceğiz.
Aynı olumlu etkiyi bir şeyler ezberledikten ya da çalıştıktan sonra uyuyarak da alabiliriz. Hiç uyumadan önce bir şey ezberlemeyi denediniz mi? Bir şey ezberlemeye çalıştıktan sonra derin ve kaliteli bir uyku aldığımızda sabah onları hatırlamamız çok daha kolay olur. Bunun nedeni derin bir gece uykusu sırasında beynimizdeki yüksek uyku dalgaları sayesinde Hipokampus (beynin anı ve bilgi depolama merkezi) gün içinde yaşananları ve öğrenilenleri kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya gönderir.
Kısacası uyumadan önce ve uyandıktan sonra çalışmanın hafızamıza etkileri küçümsenemeyecek kadar büyüktür.
Yaşlanma birçok insanın yaşadığı, yaşıyor olduğu ve yaşayacağı bir süreçtir. Yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkması da normal ve beklenen bir sonuçtur. Fakat Alzheimer, Parkinson gibi ciddi hastalıklar yaşlanmanın olumsuz sonuçlarından bazılarıdır. Araştırmacılar özellikle ileri yaşlardaki uyku eksikliği ve bölünmesinin bu ciddi hastalıklara zemin hazırladığını belirtiyor. Beyin ve uyku profesörü Matt Walker ve meslektaşları belki de Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkları engelleyebilecek bir çalışma yürütüyorlar. Yaptıkları çalışma kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: Beyne uyarıcı bir elektrik sinyali veriyorlar ve bu sinyal beyin dalgalarını büyütüyor böylece birçok bilişsel aktivite daha iyi gerçekleşebiliyor. Araştırma grubu bunu genç yetişkinlerin üzerinde denediklerinde başarılı sonuç aldıklarını söylüyorlar ve özellikle Alzheimerlı yaşlılar üzerinde denemeyi düşünüyor ve başarılı olmayı umut ediyorlar.
Peki uykunun kardiyovasküler ve bağışıklık sistemimize etkilerini hiç düşündünüz mü? Araştırmacılar uzun bir süre boyunca yeterli gece uykusu almayan bireylerin kalp sağlığında ve dolaşım sistemlerinde birtakım problemler çıktığını ve bu bireylerin kalp krizi gibi tehlikeli bir duruma daha yatkın olduklarını söylüyorlar.
Uyku eksikliğinin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği ve zayıflattığı da kuşkusuz çok doğru. Bağışıklık sistemimizde bulunan koruyucu hücreler (killer cells) çok önemli görevlere sahipler. Katil hücreler bağışıklık sistemine giren yabancı maddeleri analiz edip gerekli işlemi yapıyorlar ve bizi çoğu zaman birçok hastalıktan koruyorlar. Ne yazık ki katil hücreler uykuyla besleniyorlar ve biz yeterli uyku almadığımızda etkisiz hale geliyorlar. Bu da demek oluyor ki vücudumuz dışarıdan gelen tehlikelere karşı savunmasız hale geliyor ve yenilebiliyor. Örneğin her gece 4 saat uyuyan bir insanın bağışıklık sistemindeki katil hücrelerde yüzde yetmişlik bir düşüş meydana geldiği araştırmalarla kanıtlanmış. Bu yüzden hastalandığımızda daha fazla uyumak istiyoruz. Bağışıklık sistemimiz uykuya, dinlenmeye, kendini yenilemeye ihtiyaç duyuyor.
Son olarak uykunun DNA mızdaki gen yapısını nasıl etkilediğine bir göz atalım. İnsan biyolojisi ile ilgilenen araştırmacılar şu sonuca varmış: Uzun süre boyunca az uyuyan insanların gen yapısında bir bozulma meydana geliyor. Özellikle bağışıklık sistemi ile ilgili olan genlerin ve stresi, kanser hücrelerini, kalp rahatsızlıklarını tetikleyen genlerin yapısında bir bozukluk meydana geliyor. Bu da demek oluyor ki az uyumak bağışıklık sistemimizi zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda stres, kanser ve kalp rahatsızlığı ihtimallerini de güçlendiriyor.
Uzmanlara ‘Peki iyi bir uyku için, daha sağlıklı bir beyin ve beden için ne yapmamız gerekiyor?’ diye sorduğumuzda bazı tavsiyeler alabiliyoruz. Uzmanlar yetişkin bir bireye 7-8 saat uykunun yeteceğini söylüyorlar. Kafein gibi sinir sistemini uyaran ve alkol gibi sinir sistemini yavaşlatan maddelerin ise uykumuza bazı etkileri olduğunu söylüyorlar. Gündüz dörtten sonra alınan kafein tüm gece damarlarımızda dolaşıyor ve alacağımız uyku miktarını düşürüyor. Akşam saatlerinde alınan alkol ise uyku kalitesinde ciddi bir düşüşe sebep oluyor.
Daha kaliteli bir uyku için ne yapmamız gerek? Uzmanlar uyku düzenliliğinin ve uyunan odanın sıcaklığının çok önemli olduğunu söylüyorlar. Çünkü çok soğukta ve çok sıcakta uykuya dalmada sorun yaşarız. Yaz mevsiminde ortaya çıkan uykusuzluğun sebebi de bu olabilir örneğin. Beynimizin sağlıklı bir şekilde uykuya geçebilmesi için oda sıcaklığının 18 ile 65 derece arasında olması ise ideal sıcaklık olarak nitelendiriliyor.
Ölünce uyursun diyenlere aldanmamak ve her gece yeterli, kaliteli uyku almak kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden biri bizce. Unutmayalım ki uyku bizim hayat desteğimiz, ne kadar az uyursak o kadar az yaşarız.
O zaman iyi uykular diyerek bu haftanın yazısını da bitiriyoruz.
Haftaya yeni yazıya bekleriz!
2 Yorumlar
Çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş. Çok fazla önem göstermediğimiz uykunun meğer ne kadar büyük bir rolü varmış hayatımızda. Teşekkürler bilgilendirmeleriniz için.
YanıtlaSilRica ederiz, beğenmenize sevindik.
Sil