Merhaba değerli okurlarımız,
Bu yazımızda sizlere hayvansal temelli beslenme ve çevre arasındaki ilişkilerden okuması en kolay şekliyle, maddeler halinde, bahsedeceğiz.
İyi okumalar dileriz!
Yıllar boyu insanlar, hayvansal gıda tüketmenin ne kadar sağlıklı olduğuyla ilgili bir inanışa sahipti. Bir çoğumuz; proteinin en önemli kaynağının hayvansal gıdalar olduğu, her sabah bir adet yumurta yememiz gerektiği, gece yatmadan önce bir bardak süt içmemiz gerektiği şeklinde düşüncelerle büyüdük. Şimdilerde bu inanışlar bir nebze de olsa değişmeye başladı. Çoğu insanın hayatında hayvansal temelli beslenmenin yerini bitkisel temelli beslenme almaya başladı.
Peki, bilim hala “Hayvansal beslenme mi, bitkisel beslenme mi?” sorusunun cevabıyla ilgili ortak bir noktaya varmaya çalışırken biz de bu yazımızda çevremizin, dünyamızın bu konuyla ilgili görüşlerine bilimsel değerler eşliğinde bir göz atalım mı?
Her yıl 70 milyarın üzerinde hayvansal gıda tüketiliyor. Hayvansal gıda sektörü; hayvanların yaşaması için çiftlik oluşturmak, hayvanların besin ihtiyacını karşılamak için tarım arazisi kurmak ve su ihtiyaçlarını gidermek gibi amaçlarla gezegenimizin kaynaklarını kullanıyor. Ayrıca hayvanlar ürettiklerinin 6 katı kadar protein tüketiyorlar. Bu da doğal kaynak kullanımının bu kadar fazla olmasının nedenini açıklıyor.
Dünyadaki tüm alanın %45’i, çiftlik alanlarının da ¾’ü hayvancılıkta kullanılıyor.
Hayvansal gıda tüketen bir kişiyi 1 yıl boyunca beslemek için gerekli olan alan, hayvansal gıda tüketmeyen (vegan olan) bir kişiyi beslemek için gerekli olan alanın 18 katıdır.
Hayvansal gıda sektöründeki bu aşırı arazi ihtiyacı ve kullanımı, ormanları ciddi ölçüde tahrip ediyor. Amazon ormanlarındaki tahribatın %91’i hayvansal gıda sektörü sebebiyle gerçekleşiyor.
Bir sığırın yediği tahılı yetiştirmekten, onun hamburgere dönüşüp tüketici karşısına çıkmasına kadar her aşamada su kullanılıyor ve bu da bir hamburgerin yapımı için 2400 litre su kullanılması demek. Bu da bir insanın ortalama 2 ay boyunca duşta kullandığı su miktarına eşittir.
Dünya nehirlerinin %25’i artık okyanusa dökülemiyor çünkü hayvan yemi yapmak için kullanılıyor ve kuruyorlar.
Tüm insanlığın temiz su kullanımının %27’si hayvansal gıda sektörü amaçlıdır ve bu da Dünyadaki temiz suların %33’ü demektir.
Türkiye geneline baktığımızda ise evsel su tüketimimiz %7 iken hayvansal gıda sektöründeki su tüketimi %40’tır. Bu da demek oluyor ki hayvansal gıda sektöründe kullanılan su, evlerimizde kullandığımız suyun neredeyse 6 katıdır.
Atık üretimi açısından baktığımızda da durum dikkate değer bir hal alıyor. 2500 adet ineği olan bir çiftçi, 411.000 nüfuslu bir şehrin atığı kadar atık çıkarıyor. Daha kolay canlandırabilmemiz açısından, problemdeki çiftçimizin neredeyse Edirne ilimizin çıkardığı atığa eşit miktarda atık çıkardığını söyleyebiliriz.
Çiftlik hayvanları, tüm insan nüfusundan 50 kat daha fazla atık üretiyor.
Hayvancılık sektörü, insanlığın sebep olduğu gaz salınımının %15’ini kapsar. Bu da Dünya’daki tüm ulaşım araçlarının sebep olduğu gaz salınımına eşittir.
Karbondioksitten yaklaşık 300 kat daha zararlı bir sera gazı olan ‘nitröz oksit’ gazı salınımının %65’i hayvancılık kaynaklıdır.
Hayvansal gıdalar, insanların ihtiyaç duyduğu kalorinin yalnızca %18’ini karşılayabiliyor.
Bu bilgilerin ışığında, hayvansal tarımın canlıların neslinin tükenmesi ve doğal yaşam alanlarının yok olmasında en büyük sebep olduğunu söylemek yanlış olmaz diye düşünüyoruz. Ayrıca şimdiye kadar ortaya çıkan veriler bize gösteriyor ki; vegan beslenen bir kişi et yiyen birine göre %50 daha az karbondioksit üretiyor, et yiyen bir kişinin 1/13’ü kadar su tüketiyor, 1/18’i kadar arazi kullanımında bulunuyor. Aslında bakarsak, “Tek başıma dünyayı kurtaracak değilim ya!” diyebilmek için çok ciddi oranlar bunlar.
Kıssadan hisse yapalım sevgili okurlarımız. Daha yaşanabilir çevreye sahip olmak ve bu çevreyi gelecek nesillere aktarabilmek hepimizin dilediği elbette. Bunu yaparken beslenme alışkanlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmek oldukça etkili bir adım olacaktır. Tamamen vegan olmak değil belki bahsettiğimiz ancak bir kişinin bile hayvansal gıda tüketimini azaltması, aşırıya kaçmaması, en azından tükettiği markalar ve tükettiği yerler konusunda hassas olması hem sağlığımız hem de çevre açısından çok büyük ve pozitif değişikliklere kapı açacaktır. Büyük gezegenimizde küçük insanlar olarak her birimizin attığı küçük adımlar bir olunca büyük adımlara dönüşecektir. Şimdiye kadar ezberlediğimiz bilgileri, oluşturduğumuz damak zevkini, sağlıklı yaşam ile ilgili görüşlerimizi ve alışkanlıklarımızı bir kez daha düşünmenin vakti gelmedi mi sizce de?
BİRCE NİSA TÜRKER
Yararlandığımız Kaynaklar:
‘Cowspiracy: The Sustainability Secret’ adlı belgesel
‘The Game Changers’ adlı belgesel
https://veganlik.org/
0 Yorumlar